KULDAN BİREY, ÜMMETTEN ULUS, ESARETTEN ÖZGÜRLÜK, EMPERYALİST İŞGALDEN BAĞIMSIZ VATAN YARATAN DEVRİMDİR CUMHURİYET!

ADD GENEL MERKEZ HABERLERİ - Kasım 25, 2024 7:11 pm A A

KULDAN BİREY, ÜMMETTEN ULUS, ESARETTEN ÖZGÜRLÜK, EMPERYALİST İŞGALDEN BAĞIMSIZ VATAN YARATAN DEVRİMDİR CUMHURİYET!

 Dr. Mustafa Hüsnü BOZKURT

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Mütarekesi ile fiili ömrünü tamamlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde, yıllar boyunca düşünülerek hazırlanmış bilim temelli ve gerçekçi bir planın cesaret ve kararlılıkla uygulanıp başarıya ulaştırılmasıyla hayat bulmuştur.
Büyük Atatürk ve Kemalist Devrimci yol arkadaşları; “Türkleri Asya steplerine sürmek ya da Anadolu’da yok etmek” amacıyla vatanımızı işgal eden emperyalistleri iç ve dış uşakları ile denize döküp özgür yurttaşların antiemperyalist, tam bağımsız ve müreffeh ülkesini yaratmak için çıktıkları kutlu yolculuğun daha başında, kongreler sürecinde niteliklerini ve meşruiyet kaynağı- nı açıklıkla ortaya koydukları, Meclis, Ordu, Siyasi Parti gibi taşıyıcı kolonlarını yoktan var ettikleri bu devletin 29 Ekim 1923 günü sadece adını koydular. Ardından Aydınlanma Devrimleri ile devam ettiler, devletlerine saygınlık kazandırdılar, uluslarına çağ atlattılar.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” aymazlığına düşmemek için ilk gençlik yıllarından itibaren sürekli okuyan bir insandır Mustafa Kemal. Yabancı dilini geliştirmiştir. Dış ve iç basını takip etmiş, Dünya, İslam ve Türk Tarihi, coğrafya, sosyoloji ve felsefe ile ilgilenmiş, bilim ve teknolojideki gelişmeleri izlemiştir sürekli. Tevfik Fikret’ten, Namık Kemal’den, Ziya Gökalp’ten feyz almış, Amerikan, Fransız ve Rus Devrimleri hakkında derinlemesine bilgi edinip Amerika, Avrupa ve Dünya’ya etkilerini incelemiştir. Vefatı pek çok ülkede insanlığın büyük kaybı olarak görülmüştür. Kısa yaşamında yaptıkları ve yarattıklarıyla mazlum milletlere umut olan, her 10 Kasım’da milletinin giderek artan bir sevgi, özlem ve bağlılıkla manevi huzurunda saygıyla eğildiği bu insan, usta bir heykeltıraş gibi kendini yonta yonta Selanikli yoksul bir yetimden tarihin en büyük devrimcisini yaratmış, ayağa kaldırdığı milletiyle vatanını kurtarmış ve dünyanın en haklı, en ahlaklı, en namuslu devletini kurup Atatürk olmuş- tur.

Türk Ulusunun en büyük şansı,  Atatürk gibi bir devrimciye, bir strateji ustasına, bir devlet adamına, bir dâhiye sahip olması, en büyük şanssızlığı ise O’nu çok erken yitirmesidir.

Cumhuriyet kurulmuştur kurulmasına da ne yokluklar, yoksunluklar, tuzaklar, isyanlar, ihanetler aşılarak…

Atatürk, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHP) Kurultayı’nda, 20 Ekim 1927 günü Büyük Nutuk’unu bitirirken o zorlu süreci “…Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerait- ten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhit edebilirler. Millet fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir…” diye anlat mıştır. 9 Mayıs 1935 tarihinde toplanan CHP Kurultayı açış konuşmasında da devamını “Uçurum kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete (toplum), yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler… İşte Türk Genel Devrimi’nin kısa bir diye mi.” sözleriyle özetlemiştir.

Amasya’dan, Erzurum’dan, Sivas’tan itibaren ilmek ilmek işlenen, 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nde geliştirilmeye başlanan Cumhuriyet fikrine karşı, Osmanlı’nın da çürüyüp yıkılmasına neden olan saltanat ve hilafet yanlısı dinci-gerici muhalefet he- men faaliyete geçirilmiştir. Vahdettin ve hükümeti tarafından emperyalist işgalcilerle birlikte örgütlenen iç isyanlar, İngiliz altınlarıyla toplanıp üzerlerine sürülen Anzavur orduları, BMM’de İkinci Grup adıyla yürütülen sert muhalefet ve zaferin ardından en yakınlarının sergilediği engelleme çabaları Atatürk’e ve Kemalist Devrim kadrolarına ciddi zorluklar yaşatmıştır. Sabır, akıl ve cesaretle hepsi bertaraf edilerek Cumhuriyete ulaşılmış, devrimler yapılmış, yanmış yıkılmış Anadolu onarılmış, “Her fabrika bir kaledir” şiarı ile 48 üretim tesisi hizmete sokul- muş, genç Cumhuriyet birkaç yılda uçak üre- tip ihraç eden bir sanayi ülkesi ve dünyanın kendini doyuran yedi ülkesinden biri olmayı başarmıştır.

Atatürk ve Laik Cumhuriyet düşmanı bu Karşı Devrim hareketi; bazen açık, bazen sin- si ilerletilmiş, Atatürk’e suikast girişimlerine kadar vardırılmış, Büyük Önder’in aramızdan ayrılışı ile güçlenmiş, 1950 seçimleriyle siyasal himaye kazanmış,   ABD-CIA ürünü 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist darbeleri ile sıçramalar yapmıştır.   Süreçte;   gelişmek- te olan toplumsal örgütlülük yok edilmiş, hemen tamamı emperyalizmin etki ajanları olan dinci-gerici yapılanmaların önü açılmış, demokratik kitle örgütleri baskılanmış, medya büyük kısmıyla devşirilmiş, söz ve ifade özgürlüğü alabildiğine kısıtlanmış, Laik Cumhuriyet ağır yara almıştır.   Yasaların uygulanmaması sonucu yaşamlarını sür- düren, kamu kaynakları ile beslenen ve hatta iktidarlara ortak edilen din istismarcısı bu yapılanmalar, günümüzde de Emperyalist Batı’nın kadim Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi güdümünde bir din devletine dönüştürme ham hayalinin taşeronlarıdır.

Oysa Cumhuriyet; kuldan birey, ümmetten millet, esaretten özgürlük, emperyalist işgalden bağımsız vatan yaratmaktır. 600 yıl dilinin alfabesinden yoksun bırakılarak cahilleştirilmiş, etrak-ı bi idrak denilerek aşağılanmış, cepheden cepheye koşturularak yoksullaştırılmış milyonları yurttaş kimliği ile kucaklamak, eğitim devrimi ile özgürleştirmektir. Hukuk devleti güvencesidir Cumhuriyet, kadın erkek eşitliğidir, çocukların dünya çocukları ile yarışabilecekleri bilimsel bilgi ile donatılması, yurttaşların yasalar karşısında eşit olmasıdır. İhsan Ketin’den Aziz Sancar’a, Semiha Berksoy’dan Suna Kan’a, Nazım Hikmet’ten Yaşar Kemal’e nice bilim insanları, sanatçılar, edebiyatçılar yetiştirmektir. Cumhuriyet; saltanat saraylarının kapılarından girmeleri olanaksız, Malatya Çırmıktılı banka memuru Mehmet Sadık’ın oğlu Turgut, İslamköylü Yahya Çavuş’un oğlu Süleyman, Afyonkarahisarlı öğretmen Ahmet Hamdi’nin oğlu Ahmet Necdet, Kay- serili tornacı Ahmet Hamdi’nin oğlu Abdullah, Kasımpaşalı taka kaptanı Ahmet’in oğlu Recep Tayyip gibi sıradan yurttaşların Cumhurbaşkanı olabilmesidir.

12 Eylül faşizminin açtığı yolda pervasızca ilerleyen karşı devrim kutlanacak bir Laik Cumhuriyet bırakmama gayretini sürdüredursun, temel ödevinin Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşmak olduğunun bilincinde olan Atatürkçü Düşünce Derneği, laik bilgi toplumu olma ve muasır medeniyet seviyesini aşma hedefine yeniden yönelmiş Türkiye’yi ulusumuzla birlikte mutlaka kazanma azim ve kararındadır.

KAYNAK: ATATÜRKÇÜ DÜŞÜN DERGİSİ

ADD GENEL MERKEZ HABERLERİ - 7:11 pm A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.