TUZLA PİYADE OKULU İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSU

ADD GENEL MERKEZ HABERLERİ - Kasım 25, 2023 4:09 pm A A

İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ: Atatürkçü Düşünce Derneği

 

GMK Bulv. No: 102/ 7 – 8 Çankaya/ ANKARA

 

VEKİLİ: Av. Dorukcan DAVUTOĞLU

ŞÜPHELİ : Tespiti talep edilmektedir.

SUÇ : 5237 S. Kanun m. 125, 5816 S. Kanun m. 1

AÇIKLAMALAR:

  1. Kamuoyunda geniş yer bulan haberlere göre; İstanbul Tuzla

Piyade Okulu’nda düzenlenen 10 Kasım töreninde bir teğmen Mustafa Kemal ATATÜRK rozetini takmayı reddetmiş, tepki gösterilmesi üzerine iki grup arasında arbede yaşanmış, arbedenin ardından tarikat bağlantılı olduğu ve Harbiye’de de benzer davranışlar sergilediği belirtilen teğmenin kaldığı odanın kapısına diğer askerler ATATÜRK posteri asmış, aynı teğmenin posteri de yırtmasının ardından bu saygısızlığı yapan teğmene tepki gösteren askerlerle, ATATÜRK fotoğrafını yırtan asker ve ona destek veren diğer askerler arasında yeniden bir arbede yaşandığı iddia edilmiştir. Bu haliyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan bir teğmen ve arkadaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun silah arkadaşlarına karşı bu kabul edilemez hareketleri doğrultusunda gerekli soruşturmanın yapılarak kişilerin tespiti ile cezalandırılmasının sağlanması gerekmektedir.

  1. Malumunuz olduğu üzere, 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’unda;

” Madde 1 – Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Yukardaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak ve ya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır. ” denmiştir.

  1. Bununla birlikte, TCK m. 216’da düzenlenen ” Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama ” başlıklı maddede;

” Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ” düzenlemesi yer almaktadır.

 

  1. Müvekkil Atatürkçü Düşünce Derneği adına suç duyurusunda bulunma zorunluluğu, derneğin tüzüğünde yer alan kuruluş nedeninin verdiği sorumluluktan doğmaktadır.

Derneği Kuruluş Nedeni;

” Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O’nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.

Oysa Atatürk;

Sadece “bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker “değildir. O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;

Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran;

Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan “nakil”e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , “akıl”a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan;

Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan;

Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran;

İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan;

Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan;

Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren;

Misak-ı Millî sınırları içinde “Türk’üm” diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan;

Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan;

Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan;

Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan;

“Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden;

Dış politikada “Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma” ölçütünü ve

“karşılıklılık kuralını” vazgeçilmez ilke yapan;

Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusudur.

Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, ” Atatürkçü Düşünce Derneği ” ni kurarak, O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır. ” denmek suretiyle işbu dosyada taraf olarak yer alınmasının nedeni açılanmıştır.

TALEP VE SONUÇ: Yukarıda açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak sebeplere binaen; şüpheli veya şüphelilerin tespit edilerek haklarında gerekli soruşturmanın yapılmasını ve kovuşturma aşamasına geçilmesi için kamu davası açılmasını talep ederiz.

Saygılarımla.

 

Müşteki Vekili

Av. Dorukcan DAVUTOĞLU

ADD GENEL MERKEZ HABERLERİ - 4:09 pm A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.